Çağrı Hattı

Telefon: +90 (392) 366 50 85

Whatsapp: +90 (533) 874 55 62

Çalışma Saatleri

Hafta içi: 08:00 - 18:00

Cumartesi: 08:00 - 14:00

7 24
Acil Servis

Acil Servisimiz 7 gün 24 saat hizmetinizde!

Poliklinik

24

Teşhis Bölümü

23

Çalışan Sayısı

170 +

Mutlu Hasta

300000 +

Multislice Tomografi

Multislice TomografiMultislice Tomografi’nin, diğer tomografi cihazlarından farkı nedir? Cihazın, teknik özellikleri nelerdir?

Multislice Tomografi’nin farkı tarayıcı dedektör sayısının fazla olması ve tüp dedektör sisteminin hasta etrafında saniyede 3 tur atabilecek yüksek hıza sahip olmasıdır. Bunun klinik karşılığı 1 saniyede herhangi bir organın, 10 saniyede ise tüm vücudun görüntülenmesidir.

VCT, incelenme sürelerinin kısalmasını sağlamıştır.

Cihaz, teşhis ve tedavide, hastaya ve doktora anjiografide ne gibi kolaylık sağlar?

Sistem klasik invaziv anjiyografiden farklı olarak volumetrik veri ile çok fazla açıdan ve plandan anatominin değerlendirilmesine izin verir.
Non invaziv bir işlem olması nedeni ile kontrast madde alerjisi dışında komplikasyon içermez.

Sadece lümenografik değerlendierme olmadığı için damar duvarı ve plakların yapısı, komşu anatomik yapılar ve yumuşak dokuların durumu hakkında da bilgi sağlar.

Rutin incelemelerin daha kısa sürelerde (nefes tutma süresinde) bitirilmesi solunum denetimsizliğinden kaynaklanan görüntü bozulmalarını gidermiştir. Örneğin 30 cm genişliğindeki akciğer incelemesi klasik tomografi cihazda 30 sn sürerken multislice cihazlarda daha ince kesit kalınlıkları ile 5-9 sn arasında tamamlanabilmektedir.

Hızlı tarama yeteneği travma hastalarında çok kısa sürelerde tüm vücut taraması yapılabilmektedir.

Benzer şekilde çocuk yaş grubunda ve diyalog kurulamayan bilinci kapalı hastalarda MSCT son derece hızlı bir biçimde incelemenin tamamlanabilmesini sağlamaktadır.

Ani Pulmoner damar tıkanması hastalarında önceleri mümkün olmayan subsegmental düzeydeki embolilerin değerlendirilmesi MSCT cihazlarıyla mümkün olmuştur. Aort yırtılması, aort genişlemesi, ekstremite arterlerinin aterosklerotik lezyonları, böbrek atar damar patolojileri , pankreas, karaciğer ve böbrek kanserleri arteryel/venöz tutulumun araştırılması, karaciğer organ naklinde gibi birçok uygulama multislice cihazlarla daha yüksek görüntü kalitesi ile yapılabilmekte, 3 boyutlu uygulamalar mümkün olmaktadır. Yüksek tarama hızının ince kesit kalınlıklarıyla birleştirilmesi sayesinde beyin damarları damar yapıları CT anjiyografi ile de değerlendirilebilir hale gelmiştir.

Multislice CT sistemleri çok fazlı kontrastlı çalışmalara olanak sağlamaktadır. Örneğin karaciğerde üstüste iki kere arteryel faz taraması yapılabilmektedir. Bu şekilde siroz hastalarında daha çok sayıda erken evre karaciğer kanseri yakalandığını gösteren çalışmalar mevcuttur.
Tarama hızının artması özellikle CT anjiyografi uygulamalarında hastaya verilen kontrast (damar boyar) madde dozunun azaltılmasını sağlar.
İncelemenin noninvaziv olması nedeni ile hastaneye yatış gerektirmemesi, ayaktan uygulanabilir olaması ve tetkik sonrası günlük hayata devam edilebilmesi tetkikin hasta konforu açısından üstünlüklerini oluşturmaktadır.

Cihaz, hangi alanlarda kullanılır?

Kalın bağırsak kanseri, kanser sıklık sıralanmasında başlarda yer almaktadır. Erken tanı hayat kurtarıcı olabileceğinden yüksek riskli hastalarda tarama amaçlı geleneksel kolonoskopi kullanılmaktadır. Ancak birçok hasta bu işlemden kaçınmaktadır. İşlem sırasında sedasyon gerekmektedir. Sanal kolonoskopi bu hasta gurubunda alternatif tanı yöntemi haline gelmiştir. CT ile kalın bağırsak yalnız iç yüzeyi değil dışı da değerlendirebilmektedir.

Revolution bu incelemenin görüntü kalitesini arttırmakta ve süresini kısaltmaktadır. Aldığı çok daha ince kesitlerle eski sistemler ile görülemeyen hastalıklara kolayca tanı konabilmektedir.

Dinamik olarak beynin anatomik ve fonksiyonel durumu değerlendirilebilmektedir. Beyindeki kan hacmi, kan akımı ve geçiş hızı hesaplanabilmektedir. Ayrıca beyin ve boyun damarlarının Revolution CT ile non-invaziv anjiyografik görüntülenmesi mümkündür.

Özellikle protez gibi metalik ortopedik materyal uygulanmış hastalarda eski CT incemelerinde izlenen görüntü kalitesindeki bozulma, Revolution CT ile tamamen düzelmektedir.

Ayrıca kalp dışı damarlarda, akciğerde ve diğer BT kullanım alanlarında da non-invaziv olarak yüksek görüntü kalitesi sağlayan güvenilir bir yöntemdir.

PULMONER ANJİYOGRAFİ

Multislice Tomografi (Revolution CT) cihazını kullanarak non-invaziv bir yöntemle pulmoner damarlar görüntülenerek pulmoner emboli, anevrizma, AVM, tümör beslenmesi, yüksek çözünürlükte görüntülenebilmektedir.

TORAX TOMOGRAFİSİ

Multislice Tomografi (Revolution CT) ile akciğerleri non-invaziv olarak yüksek görüntü kalitesi ile incelenebilir. Sanal bronkoskopi yapılabilir. Bronş ve akciğer damar hastalıkları yüksek çözünürlük ile gösterilebilir.

KAROTİS ANJİOGRAFİSİ

Multislice Tomografinin klinik kullanıma girmesiyle karotis vertebral sistem anjiyografisinde gold standart olarak yerini almıştır.

ABDOMİNAL, RENAL VE PERİFERİK ANJİOGRAFİ

Multislice Tomografi (Revolution CT) ile non-invaziv olarak çok kısa sürede ve yüksek çözünürlükte damarlardaki Aterostlerotik plaklar, daha önce yerleştirilmiş greft ve stentler ile akut tıkanmaya neden olan emboliler görüntülenebilmektedir.

SEREBRAL ANJİOGRAFİ

Dinamik olarak beynin ve anatomik fonksiyonel durumunu değerlendirebilmektedir. Beyindeki kan hacmi, kan akımı ve geçiş hızı hesaplanabilmektedir. Ayrıca beyin ve boyun damarlarının VCT ile non-invazif anjiografik görüntülenmesi mümkündür.

SANAL KOLONOSKOPİ

Erken tanı hayat kurtarıcı olabileceğinden yüksek riskli hastalarda tarama amaçlı geleneksel kolonoskopi kullanılmaktadır. Ancak birçok hasta bu işlemden kaçınmaktadır. İşlem sırasında sedasyon gerekmektedir. Sanal kolonoskopi bu hasta grubuna alternatif tanı yöntemi haline gelmiştir. Multislice Tomografi (Revolution CT) ile kalın bağırsak yalnız iç yüzeyi değil dışı da değerlendirebilmektedir.

LOMBER DİSK VE OMURGA GÖRÜNTÜLEME

Disk hernisi görüntülemede üç boyutlu ve sagital koronal ve aksiyal görüntüler oluşturularak daha kesin sonuçlar elde edilebilmektedir. Özellikle protez gibi metalik ortopedik materyal uygulanmış hastalarda eski ct incelemelerinde izlenen görüntü kalitesindeki bozulma Revolution CT ile tamamen düzelmektedir.

Laboratuvar

LaboratuvarLaboratuvar bölümü günümüz araştırmalarını ve yeniliklerini takiben, Biyokimya Testleri, Kan Sayımı, Hematolojik Analizler, Hormon Analizleri, Tümör Belirleyicileri, İmmünoloji, Romatoloji, Mikrobiyoloji ve Seroloji testleri gibi birçok bilinen testi uygulama potansiyeli ile hastanemizde önemli bir yer tutup, halkımızca da son derece güvenilir bulunan Laboratuvarların başında gelmektedir.

Laboratuvarın amacı:

  • Bir tanının onaylanmasına veya reddedilmesine yardımcı olmak,

  • Bazı hastalıkların süresi ve gelişimi hakkında öngörüde bulunmak,

  • Tedavilerin etkinliğini izlemektir.

Laboratuvarımızın, yurt dışında bulunan ülkelerle olan bağlantıları ve iş birliği halinde olması hemen hemen her tür testi çalışabilme ve güvenilir sonuçların zamanında verilmesine olanak sağlamaktadır. Ayrıca, her konuda ve her türlü test bazında bilgi sahibi olmak ve pratiğini sağlayabilmek Laboratuvarımızı ada çapında en fazla tercih edilen Laboratuvar konumunda tutmaktadır.

Laboratuvarımız, özellikle ülkemizin gelişmekte olan ülkelerden biri olması nedeniyle son zamanlarda popülasyonda (toplumda) daha sık görülen çeşitli kanser türlerinin erken tanısında da çok önemli derecede bilgi verici ve duyarlılığı yüksek tümör belirteç testlerini de çalışmaktadır. Bu kanser türlerinin başında; Prostat Kanseri, Meme Kanseri, Kolon Kanserleri ve Pankreatik kanserler yer almaktadır. Kanser erken teşhisi son derece önemli bir konu olup hastanemiz tarafından ciddiye alınan bir konudur.

*Erken teşhis; Laboratuvar sonuçlarının, Patoloji ve sitoloji bulgularının, Radyoloji ve Klinik bulgularının kombinasyonu ile gerçekleşmektedir.

Bununla birlikte halkımızda, kalıtımsal ( nesilden nesile geçiş ) veya yaşla meydana gelen insülin bozukluklarının yarattığı Şeker Hastalığı ( Diyabet ) çok sık görülmektedir. Bu konuda uzman doktorlarımız ile birlikte Laboratuvarımız çok ciddi bir şekilde çalışıp, güvenilir sonuçların ortaya çıkmasında önemli bir rol üstlenmiştir.

Laboratuvarımızda, hastadan test için örnek alınmasından, sonuçların hasta yararına kullanılmasına kadar her aşamada hasta güvenliği, hasta gizliliği ve beklentileri konularına özen gösterilmektedir. Ulusal ve uluslararası hizmet ve yönetim standartlarının gerektirdiği uygulamalar eksiksiz olarak yerine getirilmektedir.

Laboratuvarda kullanılan cihazlar ve test malzemelerinin performansı, analiz süreçlerinin her aşamasında denetlenmektedir. Bu denetimler, laboratuvara özgün kontrol yöntemlerinin yanı sıra, Amerika Birleşik Devletleri (EQAS Sistem Laboratuvarları ) , İngiltere (Bio-Rad) ve Türkiye (KBUDEK) gibi ülkelerin uluslararası iç ve dış kalite kontrol örnekleri ile de yapılmakta ve sonuçlar sertifikalandırılmaktadır. Bu kalite kontrol sistemi sonuçların güvenilirliğini ve sonuçlardaki sapmaları en aza indirgemek için uygulanan Laboratuvar çalışma sisteminde önemli rol oynayan sistemlerdendir.

Laboratuvarımız, KBUDEK, EQAS ve BIO RAD dışında Mağusa Tıp Merkezi Hastanesi ISO 9001:2015 Kalite Yönetim Sistemi dahilindedir.

Kemik Dansitometri (KMD)

kemik dansimetriKemik dansitometri, tarama ve kemik mineral yoğunluğunu ölçmek için kemik yoğunluğu kaybını değerlendirmek amacıyla yürütülen bir testtir. Bu test, kemiklerde kalsiyum kaybı sonucu gelişen osteoporoz tanısı için kullanılır. Kemik dansitometri, dual-enerji X-ray absorbsiyometri veya kemik yoğunluğu taraması olarak da bilinmektedir. Bu işlem sırasında çok az miktarda radyasyon kullanılır.

  • Kemik dansitometri kemik mineral yoğunluğunu değerlendirmede standart bir yöntemdir.

  • Kemik kaybının çabuk ve ağrısız ölçümünü sağlar,

  • Ölçümde sıklıkla kalça ve bel kemiğinin alt bölümü kullanılır.

Kemik Yoğunluğu Ölçümü Neden Yapılır?

Kadınlarda, 40 yaşından sonra kemik kütlesinde kayıp başlamaktadır ve bu durum menopoz ile hızlanmaktadır. Kadınlarda menopozun ilk on yılı içinde kemik kütlesinin ortalama % 15; erkeklerde ise tüm yaşam boyunca % 20 – 30 kaybolmaktadır. Kemik kütlesindeki kayıp oranı arttıkça, kırık riski artmaktadır. Kemik yoğunluğu ölçümü ile hem osteoporoz ve kırık riski hesaplanabilmekte hem de tedavi sonrası takip yapılabilmektedir.

Menopozdan sonra kadınları en çok etkileyen olaylardan biri olan Osteoporoz, kemiklerin kalsiyum içeriğinin kaybı sonucu kemiğin incelmesiyle kırık riskinin artmasıdır.

Kemik dansitometri sıklıkla osteoporozun tanısında kullanılır. Elbette bu durum erkeklerde de olabilir. Eğer kemik yoğunluğunuz düşük çıkarsa, siz ve doktorunuz kırık oluşmadan önce nasıl bir tedbir alacağınız ya da tedavi göreceğiniz konusunda planlama yapmalısınız.

Kemik dansitometri kemik kaybına neden olan diğer olayların gösterilmesi yanı sıra uygulanan tedavinizin etkinliğinin değerlendirilmesinde de kullanılır.

Kemik Yoğunluğu Ölçümü Kimlere Yapılır?

  • Sigara içiyorsanız ya da kalça kırığı gibi kişisel ya da ailesel öyküsü olanlar,

  • Kemik kaybı ile birlikte seyreden hastalıkları olan erkekler,

  • Tip 1 (juvenil ya da insulin bağımlı) şeker hastaları ya da osteoporoz aile öyküsü olanlar,

  • İdrar incelemelerinde aşırı kollajen artışları gösteren ve yüksek dozda kemik içeriği değişimine uğrayanlar,

  • Omurgalarında kırık olan ya da osteoporozun diğer bulgularını taşıyanlar,

  • Menopoz öncesi dönemde osteoporoz açısından yüksek risk taşıyan kadınlar,

  • Cerrahi olarak menopoza giren (her iki yumurtalığı alınan) kadınlar,

  • Menopoz sonrası risk faktörleri taşıyan kadınlar,

  • Zayıf ve uzun boylu menopoz sonrası kadınlar,

  • Ailede osteoporoz öyküsü bulunanlar, omurga kırığı olanlar,

  • 160 cm den kısa boy ve 50 kg. dan düşük ağırlıkta olanlar,

  • Yılda 2,5 cm. den fazla boy kısalması olanlar,

  • 65 yaştan büyük olanlar,

  • Kalsiyumdan fakir beslenenler,

  • Erişkin yaşta küçük darbe veya travmalarla kırık oluşması durumlarında,

  • Röntgen filminde kemik yoğunluğunda azalma (osteopeniye) saptananlar,

  • Aşırı Alkol, sigara, kahve tüketenler,

  • Östrojen tedavisine kontrendikasyon varsa,

  • Testeren seviyesi düşük olanlara,

  • 1 aydan uzun süren hareketsiz (immobilizasyon) kalmak zorunda olanlar,

  •  

    Şeker hastaları,

  • Heparin, Antiasit Kortikosteroidler (Prednisone), Dilantin ve Barbituratlar , Tiroid Hormonu gibi ilaçları uzun süreli kullananlar.

Kemik Yoğunluğu Ölçümü Kimlere Yapılmaz?

  • Hamilelere,

  • İnceleme tarihinden 2 – 6 gün önce ağız veya damar içi yolla kontrast madde kullanmış olanlara,

  • Hareketsiz yatamayanlara,

  • İleri derecede omurga deformasyonu olanlara yapılamaz.

 

 

Gastroskopi

GastroskopiGastroskopi (Özofagogastroduedenskopi):

Ucunda çok küçük bir HD kamerası olan esnek bir aletle yapılır. Ağız yoluyla yemek borusu, mide ve on iki parmak barsağı incelenir.

Gastroskopi işlemine hazırlık çok kolaydır. Sadece 6 saat açlık yeterli olmakla birlikte, Aspirin veya benzer bir kan sulandırıcı kullanılıyorsa en az 3 gün önce kesilmesi gerekmektedir.

İşlem öncesi koldan açılan ince bir damar yoluyla kişiye anestezi uzmanı tarafından derin sedasyon (derin uyku) uygulanır. Bu sayede kişi yapılan işlemi hiç hissetmez. İşlem yaklaşık 15 dakika sürer. Anesteziden 30 dakika sonra genel olarak her şey normale döner ve kişi kendisini iyi hisseder. Ancak anestezi almasından ötürü hastalara 2-3 saat dikkat gerektiren bir iş yapılmaması önerilmektedir.

Gastroskopi ile mideden, yemek borusundan, on iki parmak barsağından biyopsi alınabilir, kanamaya müdahale edilebilir veya tıkanıklık varsa girişimle düzeltilebilir.

Ülkemizde gastroskopi mide ağrısı, şişkinlik veya kanama şikayetleri nedeniyle yapılmaktadır. Kanser taraması amacıyla kullanılmamaktadır. Ancak ailesinde mide kanseri hikayesi olan kişilerin mutlaka her yıl gastroskopi yaptırmaları önerilmektedir.

Rektosigmoidoskopi

RektosigmoidoskopiRektosigmoidoskopi kalın bağırsağın rektum ve sigmoid kolon ismi verilen son 30-40 cm’lik kısmının ucunda ışık kaynağı ve kamerası bulunan ince bükülebilen bir aletle incelenmesi işlemine denir.

Bu inceleme genç yaşlarda izah edilemeyen makattan özellikle taze parlak kırmızı renkte kanamalı olan hastalarda, rektovajinal fistül şüphesi ile başvuran hastalarda, Rektum ve Sigmoid kolonda daha önce polip eksizyonu yapılan hastalarda kontrol amacı ile yapılması gerekebilir.

REKTOSİGMOİDOSKOPİ İÇİN NASIL HAZIRLANILIR?

Eğer değişik bir önerisi varsa doktorunuzu dinleyiniz. Bu işlemden önce size bağırsağınızın son kısmının temizlenmesi için lavman uygulanır. (makattan temizleyici bir ilaç sıkılarak) Bu ilacın etkisini gösterebilmesi için ilacın içinizde 20-30 dakika kalması gereklidir. Bunun için doktorun ofisinde yarım saat yatmanız gereklidir. İşlem sonunda incelemeye başlanılır. Bazı durumlarda size antibiyotik de verilmesi gerekebilir.

İŞLEM SIRASINDA NELER OLUR?

İşlem sırasında genellikle hastaya sedasyon veya anestezi uygulaması gerekmez. İşlem çok kısa sürer. (10 dakikadan az) Doktorunuz rektal tuşeyi takiben endoskopi aletini makattan incelemesi gerekli son noktaya kadar (30-40 cm’lik kısım) ilerleterek incelemesini yapar. İşlem sırasında bağırsak mukozasından örnekler alınabilir veya polip görülürse total kolonoskopi gerekebilir. İnceleme öncesinde birbirine bitişik olan bağırsak duvarlarını iyi görebilmek için endoskopla az miktarda hava verilir. (Bu sizi rahatsız etmez)

İŞLEMDEN SONRA NELER OLUR?

Eğer doktorunuz size belirtmezse, bu işlem sonunda ayrıca almanız gereken bir tedbir yoktur.

İŞLEMİN FAYDALARI NELERDİR?

Bu işlem bağırsağınızdaki problemlerin tanısının konması için gereklidir. Kolon kanserleri veya polipleri sıklıkla bağırsağın bu son bölümünde bulunurlar ve bu inceleme çok kolay ve basittir.

BU İŞLEMİN RİSKLERİ NELERDİR?

Riskler; çok nadir oranlarda, özellikle tecrübesiz ellerde yapılırsa bağırsağın tahribatı, kanaması, delinmesi veya enfeksiyonu olabilir.

 

EEG

eegBeynin elektriksel faaliyetlerinin kayıtlanması işlemi olup, uluslararası kabul edilen haritalandırma işlemine uyarak belirli standartlarda, digital ortamda ya da kağıt üzerine yazdırma ile yapılır. Beyin devamlı elektriksel faaliyet içerisinde olup, yaşamın belirli devrelerinde bu eletriksel faaliyeti, belirgin gelişkinlik düzeyleri göstermekte, yine günlük yaşamın belirli evrelerinde de (uyku ve uyanıklık gibi) belirli standartlarda elektriksel faaliyetini devam ettirmektedir.

Elektroensefalografinin sağlıklı değerlendirilebilmesi için kayıtlamada belirli kurallara uymak gerekmektedir. Kayıtlama işlemi, standart çalışmalarda, kafa derisi üzerine ve kulak memelerine yerleştirilen elektrodlardan elde edilen sinyallerin, amplifiye edilmesi sonucu elde edilir.

Kayıt esnasında yapılması gereken asgari uygulamalar, sırası ile:

  • Monopolar bir elektrod kulak memesi, diğer elektrod kafa derisinde Bipolar her iki elektrod kafa derisinde bağlantılar ile yeteri zaman kayıtlama,

    Göz açma uygulaması, ve Provokasyon uygulamalarıdır.

  • Provokasyon uygulamalarında, rutinde yapılan uygulamalar,

  • Değişik frekanslarda intermittant fotik stimulasyon uygulamaları ile Hiperventilasyon uygulamalarıdır. Ayrıca gerektiğinde

  • Ses ve şimdilerde pek uygulanmayan,

  • İnsülin provokasyon uygulamaları da provokasyon yöntemleri arasında sayılabilir.

Uykunun da beynin elektriksel faaliyetleri üzerinde, farklı evrelerine özel etkileri olup, spontan ve provoke uyku EEG si kayıtlanması yanısıra, diğer ekipnamların da sağlanıp (göz hareketleri, EKG, EMG, solunum kayıtlarının eş zamanlı yapılması ile) tüm uyku evreleri kayıtlanarak uyku hastalıkları, parasomniler uykuda epilepsi incelenebilir (Polisomnografi)

Nöbetler arası (interiktal) devrelerde patolojik bulguya rastlanmaması durumlarında günlük yaşam içerisinde kayıtlama için uzun süreli EEG monitorizasyonu ile telemetrik EEG monitorizasyonları, EEG deki değişiklikler ile beraber klinik nöbetin kayıtlanması için de Video beraberinde eş zamanlı kayıtlamalar da uygulama alanları bulabilmektedir.

EEG çekilirken nelere dikkat edilmelidir?

Hastanın yaşı, cinsiyeti, ön tanısı, klinik bilgileri, kullandığı ilaçlar ve dozları, çekim süresi içerisinde hastanın durumu (anksiete durumu, uykulu olması, komada olması, diazem vs yapılmış olup olmaması kooperasyon durumu, çevre ile ilişkisi) belirtilmiş olmalıdır. Ayrıca Göz açma, kapama, fotik stimulasyon ve hiperventilasyon ile çekim esnasında hastada dikkat çekici durumlar (yutkunma, yalanma, nöbet vs) trase üzerinde eş zamanlı olarak belirtilmelidir ki değerlendirme en doğru bir şekilde yapılsın.

Bundan sonra değerlendirmeye geçilebilir ve sırası ile aşağıdaki değerlendirme yapılır.

Zemin aktivitesi hastanın yaşına, o anki durumuna, kullandığı ilaçlara, sahip olduğu hastalığına uygun mu? Daha önceki kayıtlar ile arasında belirgin fark var mı ? bunların belirtilmesi gereklidir. (ki belirli yaş gruplarında, ilaç kullanımlarında ve uykuda belirli özellikler göstermekte, bazı metabolik, enflamatuvar, degeneratif hastalıklarda zemin aktivitesi organizasyonu anormal olabilmektedir.)

Göz açma uygulamasının zemin aktivitesine etkisi, (çoğunlukla göz açma, zemin aktivitesinde voltaj supresyonuna neden olmaktadır.)

Her iki beyin yarıküresi arasında asimetrinin var olup olmaması ( subdural hematom, serebral enfarktüs, kitle, bazan voltaj supresyonu ve yavaşlamaya neden olabilir, tek taraflı ansefalitler yavaşlama şeklinde asimetriye neden olabilirler)

Fokal (noktasal) ve multifokal (çoklu) anomalinin var olup olmaması, (yapısal, degeneratif, metabolik, enflamatuvar, vasküler nedenler ile nörokutanöz hastalıklarda gelişebilir)

Paroksismal anomalinin var olup olmaması varsa yayılımı, başlangıcı, bitişi, tipi (epileptik süreçlerde ortaya çıkabilir ve elde edildiği takdirde epilepsinin kriterlendirilmesinde yararlı olmaktadır)

İntermittant fotik stimulasyonun (fotosensitif aktivitelerin varlığını araştırmada gereklidir) ve Hiperventilasyon uygulamasının EEG trasesi üzerindeki etkisi değerlendirilecektir ve bazı epilepsi olgularının klinik ve elektrofizyolojik olarak ortaya çıkarılmasında yararlı olmaktadır.

Bebeklerde ve koopere olamayan çocuklarda uyku EEG si çekilmekte olup, bunun da değerlendirilmesinde hiperventilasyon ve gözaçma hariç aynı değerlendirme kriterleri kullanılmakla beraber değerlendirilmenin doğru yapılabilmesi için bebek ve uyku EEG sinin kriterlerinin bilinmesi Yanlış patolojik, ya da yanlış normal sonuçlu raporların verilmesini en aza indirecektir.

EEG ne amaçla çekilir?

EEG en çok epilepsi incelemeleri için kullanılagelmiştir. Ancak klinik olarak nöbet her zaman yakalanamadığından ve EEG çekim süresi limitli süreler olduğundan epileptik olsa bile interiktal ( nöbetler arası) evrelerde EEG de anormal bulguya rastlanılmayabilir ve bu da olgunun epileptik olmadığını göstermez.

Bunun tersi de doğrudur; klinik olarak nöbeti olmayan birinde EEG de epileptik aktivasyonlara rastlanması, olgunun epileptik olduğunu göstermek durumunda değildir.

EEG, epileptik olgularda, klinik ile EEG bulguları uyuştuğu durumlarda anlam kazanmakta, Epilepsi tanısı almış olguların takibinde gerekmektedir. Ayrıca epileptik olgularda, EEG de nöbetin tesbit edilmesi, olgunun kriterlendirilmesine ve tedavi seçimiminde işe yarayacaktır.

Epileptik olgularda interiktal devrelerde, fokal, multifokal ya da asimetri bulguları, yapısal patolojinin ekarte edilmesini gerektiren epileptik odakların işareti olabilmektedir.

Enfeksiyon (Herpes ansefaliti, Subakut sklerozan pan ansefalit, Jakob Creutzfeldt hastalığı gibi), toksik, metabolik (hipoglisemi, hiperglisemi, hepatik ansefalopati vs) degeneratif, hipoksik (kardio-pulmoner yetmezlik, CO intoksikasyonu) ansefalopatilerde beynin elektriksel farklanmaları tanı ve prognoz tayini açısından yol göstermektedir.

Bazı davranış bozukluğu ile giden hastalıklar, enürezis ve senkop gibi durumlar ile, açıklanamayan ve tedaviye dirençli, tekrarlayıcı klinik durumlarda, (tedaviye dirençli taşikardi atakları, karın ağrısı atakları, karın ağrısını taklit eden infantil spazm vs) epileptik fenomenle ayırıcı tanının yapılmasında, uyku bozukluklarının araştırılmasında EEG ye başvurulabilmektedir.

 

Bilgisayarlı Endovizyon

endovizyonHastanemizde bulunan Bilgisayarlı Endovizyon Sistemi ile Özafagogastroduedonoskopi, Rektoskopi, Rektosigmoidoskopi, Kolonoskopi uygulamaları yapılabilmektedir.

Ozafagogastroduedonoskopi : Kameralı bir cihaz yardımı ile yemek borusu, mide ve on iki parmak bağırsağının incelemesidir.

Rektoskopi: Kameralı bir cihaz yardımı ile kalın bağırsağın uç muayenesidir.

Rektosigmoidoskopi: Kameralı bir cihaz yardımı ile Rektum ve Sigmoid kolonun (sol uç kolon)iç yüzeyinin incelenmesidir.

Kolonoskopi: Kameralı bir cihaz yardımı ile kalın bağırsağın muayenesidir.

Odyometri

Odyometriİşitme testibir diğer adıyla odyometri testi ne kadar ses işitebildiğinizi ölçer. Bu testlerin uzman bir odyometrist tarafından yapılması önem taşır. İşitmeye dair şikayetleriniz varsa, en başta tercihen KBB uzmanına gitmeniz önerilir. KBB uzmanı gerekli gördüğü durumda sizi bir odyometriste yönlendirecektir.

İşitme testi nasıl yapılır?

Hastanın işitme testi yaptırmasının gerekliliğine KBB (Kulak Burun Boğaz) doktoru tarafından karar verilir. Bu testler sayesinde kulaktaki işitme kaybı ve bu kaybın derecesi ölçülebilir. Ses yalıtımlı bir odada gerçekleştirilen test sırasında kişiye dışarıyla bağlantıyı olabildiğince kesen bir kulaklık takılır. Farklı frekans aralıklarında sesler verilerek kişinin tepkileri, kemik ve hava iletimi ile birlikte değerlendirilir. Kişiye herhangi bir ses duyduğunda elinde bulunan kumandadaki butona basması söylenir. Duyduğu ses az şiddetli, çok şiddetli, ince veya da kalın olabilir. Odyometri testleri kulaktaki işitme kaybının test edilmesi açısından büyük önem taşır.

İşitme testi nasıl yapılır?

Hastanın işitme testi yaptırmasının gerekliliğine KBB (Kulak Burun Boğaz) doktoru tarafından karar verilir. Bu testler sayesinde kulaktaki işitme kaybı ve bu kaybın derecesi ölçülebilir. Ses yalıtımlı bir odada gerçekleştirilen test sırasında kişiye dışarıyla bağlantıyı olabildiğince kesen bir kulaklık takılır. Farklı frekans aralıklarında sesler verilerek kişinin tepkileri, kemik ve hava iletimi ile birlikte değerlendirilir. Kişiye herhangi bir ses duyduğunda elinde bulunan kumandadaki butona basması söylenir. Duyduğu ses az şiddetli, çok şiddetli, ince veya da kalın olabilir. Odyometri testleri kulaktaki işitme kaybının test edilmesi açısından büyük önem taşır.

Saf ses odyometrisi

En sık uygulanan işitme testidir. Saf ses odyometrisi, her iki kulağın farklı frekanslarda duyabildiği minimum ses şiddetini belirler. Ses geçirmez bir kabinde hastaya özel bir kulaklık aracılığıyla sesler dinletilir. Buton yardımıyla hastanın bu sesleri duyup duymadığı veya ne kadar duyduğu hakkında fikir sahibi olunabilir. İşitilen ses seviyesi bu testle belirlenir. Hava yolunun ve kemik yolunun işitme düzeyi bu ölçümde belirlenir. Hava yolu ölçümlerinin temel amacı işitme eşiğinin düzeyini bulmaktır. İşitme kaybının derecesini ölçer. Kemik yolu ise iç kulaktan itibaren bilgi verir. Bu ölçümde; bireyin sensörinöral duyarlılığı tanımlanır. Sensörinöral duyarlılık ya da sensörinöral işitme kaybı, konuşmaların ses seviyesi yeterince yüksek olsa dahi, konuşmaları anlamakta zorlanma olarak tanımlanabilir. Son olarak saf ses odyometrisi yapılırken bazı durumlara ekstra dikkat edilmesi gerekir. Bu durumlar şunlardır;

  • Eğer hastada kulak çınlaması şikayeti bulunuyorsa bu durumu odyometriste bildirmeli ve sesin warble adı verilen çınlama şikayeti olan hastalara özel tonda gönderilmesini istemelidir.

  • Hastalar, yalnızca duydukları en yüksek seste değil, en düşük seste de butona basmalıdır.

  • Kemik yolu ses ileticisinin takılması halinde olabildiğince hareketsiz durulmalıdır.

Konuşma odyometrisi

Kulağın temel görevi olan insan sesinin duyulması ve değerlendirilmesi, konuşma odyometrisinin temelini oluşturmaktadır. Genellikle işitme testi nasıl yapılır sorusunun yanıtı olarak pek çok merkezde uygulanan bu test insan sesini temel alır. Bir uyarıcı olarak bu sesin kulaktaki durumunun değerlendirilmesi, kişinin kulak fonksiyonları hakkında bilgi verilmesi, konuşma odyometrisinin ana görevidir. Bu test için belirlenen eşikler konuşmayı alma eşiği, konuşmayı ayırt etme eşiği, rahat dinleme eşiği ve rahatsız edici düzeydir.

Konuşmayı alma eşiği, diğer bir adıyla SRT (Speech Reception Threshold) hastanın, duyduğu kelimeleri %50 oranında işitebilmesini baz alan ses şiddetidir. Hastaya saf ses ortalaması temel alınarak 10dB – 15dB üzeri 3 heceden meydana gelen 6 kelime verilir. Hastanın tamamını doğru tekrar etmesi üzerine ses şiddeti 5dB azaltılır ve 3 heceli farklı bir liste verilir. Eğer bu listeyi de doğru tekrarlarsa ses şiddeti 5dB daha azaltılır. Hastanın 6 kelime üzerinden 2 doğrusu olması durumunda önceki aşamada verilen ses şiddeti hastanın konuşmayı alma eşiğinin sonucunu vermiş olur.

Konuşmayı ayırt etme, diğer bir adıyla SDS (Speech Discrimination Score) hastanın, konuşmayı alma eşiğinde elde edilen sonucun üzerine 25dB – 40dB eklenmesini ve 25 adet tek heceli kelime listesini tekrarlamasını temel alır. Doğru cevaplar %4 ile çarpılır elde edilen rakam hastanın konuşmayı ayırt etme seviyesini belirler. İşitme ile ilgili herhangi bir sorunu olmayan kişilerde bu oran %90 civarlarındadır.

Rahat dinleme eşiği, diğer bir adıyla MCL (Most Comfortable Level) konuşmayı alma eşiği ile rahatsız edici ses düzeyi arasındaki kalan dinleme düzeyidir.

Rahatsız edici düzey, diğer bir adıyla UCL (Uncomfortable Level) hastanın ses seviyesinin şiddetinden rahatsız olduğu noktaya verilen addır.
İletim tipinden kaynaklanan işitme kayıplarında hastaların SRT ve UCL skorları yüksektir. Konuşma odyometrisi testine göre herhangi işitme problemi olmayan kişilerde SRT değeri 20dB, MCL değeri 40-60 dB, SDS değeri %90-100, UCL değeri 100-120 dB’e eşit olmalıdır.

Timpanometri

Orta kulağın basıncını ölçen timpanometri testinde dış kulak yoluna hava basıncı uygulanarak orta kulak ve kulak zarı hareketliliğinin ölçülmesi sağlanır. Orta kulak ve kulak zarındaki hareketlilik ölçülerek, bu yapıların fonksiyonu hakkında bilgi elde edilir. Ölçümler kulağa yerleştirilen bir prob ile gerçekleştirilir. Bebeklere bile rahatlıkla uygulanabilen kolay bir testtir. Timpanometri testi yapılırken kulak zarının delik olmaması gerekir.

Akustik refleks testleri

Orta kulaktaki stapes kasının, akustik uyaranlara verdiği yanıta akustik refleks denir. Beyin sapı düzeyine kadar işitme yolları hakkında bilgi verir. Akustik refleks işitme testi ile elde edilen bilgiler diğer bulgularla birlikte yorumlanarak işitme kaybına neden olan durumun yeri hakkında fikir verir.

İşitme testinin sonuçlarının değerlendirilmesi nasıl olur?

İşitme testinin sonuçları odyolog ve KBB doktoru tarafından değerlendirilir. İşitme kaybı ve bundan kaynaklanan tedavi gerektiren bir durum varsa tekrardan uzman doktorunuzla görüşmeniz gerekir.

İşitme kaybının dereceleri nelerdir?

Bir bireyin işitme kaybının miktarı hafif, orta, ileri düzeyde veya ağır olarak derecelendirilir. Bunun seviyelerini gösterecek olursak:

Normal işitme:
20 dBHL’ye kadar düşük sesleri işitebilirsiniz.

Hafif işitme kaybı:
Duyma yeteneği daha iyi olan kulağınızdaki işitme kaybı 25 – 39 dBHL arasındadır. Gürültülü ortamlarda konuşulanları takip etmekte bir miktar zorlanırsınız.

Orta dereceli işitme kaybı:
Duyma yeteneği daha iyi olan kulağınızdaki işitme kaybı 40 – 69 dBHL arasındadır. İşitme cihazı olmadan konuşulanları takip etmekte zorlanırsınız.

İleri düzeyde işitme kaybı:
Duyma yeteneği daha iyi olan kulağınızdaki işitme kaybı 70 – 89 dBHL arasındadır. Güçlü işitme cihazları veya implant gerekir.

Ağır işitme kaybı:
Duyma yeteneği daha iyi olan kulağınızdaki işitme kaybı 90 dBHL’den başlar. Daha çok dudak okuma ve/veya işaret dili veya implant kullanımına ihtiyaç duyarsınız.

HİZMETLERİMİZUzman ekibimizle size en iyi hizmeti sunmak için çalışıyoruz

DOKTORLARIMIZEkibimiz ile tanışın...

Anlaşmalı Kurumlar